Rezonans

Deleuze’ün Hegelci diyalektik karşısında geliştirdiği eleştiride, herhangi iki şey birbiriyle karşılaştığında, bir zıtlık oluşturmaktan çok bir seri oluşturur; seriyi oluşturan birimler arasındaki ilişki — tez/anti-tez karşıtlığının aksine — rezonansla kurulur. Düşünürün Anlamın Mantığı adlı kitabında sıkça kullandığı üzere, iki seriyi ilişkiye sokan rezonans sonucu, Hegelci diyalektiğin aksine bir üst mertebeye (“aufhebung”) geçilmez, bu iki birim arasındaki serisellikten herhangi bir anlam üretimi oluşmaz, oluşan şeyin adı “duyu”dur ve iki birim serisellik oluşturduğu sürece “duyu” akıp giden, beni sanat yapıtıyla “oluş”a sokan şeydir. Örneğin, bir sanat eseriyle karşılaştığımızda, diyelim ki bir Anselm Kiefer ya da Francis Bacon’ın yapıtıyla karşılaştığımızda kamyon çarpmış gibi hissetmemizin nedeni bu işleri gerek renk gerek form aracılığıyla var eden materyaliteyle bütün bedenimizin rezonansa girmesidir.


Kaynak: Zafer Aracagök, Sanat: Neresi Orası Ya Burası?


Yorum bırakın