Bilgi

Bütün olarak doğa, bilgilerin termodinamiğin ikinci yasasına göre giderek ayrışıp dağıldığı bir sistemdir. İnsan bu doğal entropiye karşı koyar; bilgileri edinmekle kalmaz, aynı zamanda depolar ve aktarır onları, ayrıca bilgiyi bilerek ve amaçlayarak üretir (insanı diğer tüm canlılardan ayıran bir şeydir bu). Doğaya ters düşen insana özgü bu yetiye “tin” diyoruz, onun sonucu da “kültür”, yani beklenmedik biçimlere sahip, bilgi yüklü nesnelerdir.

“İletişim” denilen bilgi manipülasyonu süreci iki evrelidir: İlkinde bilgiler üretilir, ikincide ise depolanmak üzere hafızalara dağıtılır. İlk evreye “diyalog”, ikinciye “söylem” diyoruz. Diyalogda eldeki bilgiler sentezlenerek yeni bilgiler oluşturulur. Sentezlenen bilgilerin tek bir hafızada yer alıyor olması mümkündür (“iç diyalogda” olduğu gibi). Söylem evresinde ise diyalogda oluşturulmuş bilgilerin dağıtımı gerçekleşir.

Teorik olarak bilgiler üç sınıfa ayrılabilir: belirtici [indikativ] bilgiler (“A, A’dır” tipi), buyurucu [imperativ] bilgiler (“A, A olmalıdır” tipi) ve dilek bildirici [optativ] bilgiler (“A, A olsun” tipi). Bunların klasik idealleri sırasıyla gerçeklik, iyilik ve güzelliktir. Ama bu teorik sınıflandırma somut olarak uygulanamaz, çünkü her bilimsel belirtici bilginin aynı zamanda politik ve estetik yanları, her politik buyurucu bilginin bilimsel ve estetik yanları, her dilek bildirici bilginin de (sanat eserleri) bilimsel ve politik yanları vardır. Yine de dağıtım aygıtları bu teorik sınıflandırmaya göre çalışıyor.


Kaynak: Vilém Flusser, Bir Fotoğraf Felsefesine Doğru.


Yorum bırakın