Marx vs. Nietzsche

Marx, Engels ve Nietzsche kapitalizmin küresel eğilimi hakkında ortak görüşlere sahiptirler; ne var ki Marx ve Engels bundan proleterya enternasyonalizmi ve sosyalist devrim yönünde sonuçlar çıkarır ve bunların kavgasını verirken, Nietzsche giderek kaybolan aristokratik değerlerin yasını tutmakta ve oklarını “eşitlik” ilkesi ile bu değerleri yok etmeye çalışan burjuva demokrasisine çevirmektedir.

Marx ve Engels’e göre başlangıçta doğa güçleriyle savaşa insanlar giderek doğaya kendi aralarında kurdukları ilişkiler aracılığıyla yaklaşmışlar ve böylece üretim güçleri, teknoloji ve mülkiyet ilişkilerinden oluşan bir “ikinci doğa” yaratmışlardı. İki düşünür kuramsal çalışmalarını “alt-yapı” adını verdikleri bu “ikinci doğa”nın analizine hasretmişlerdi: İnsanlar gerçek özgürlüğe ve yaratıcılığa kavuşmak için bu “ikinci doğayı” da yenmek zorundaydılar. İlginçtir ki Nietzsche de tarih ve toplum analizlerini insan-doğa ilişkileri üzerine kurmuş, fakat “ikinci doğa”yı çok farklı bir şekilde tanımlamıştır. Filozofa göre insanlar, doğuştan gelen özelliklerinin yanı sıra, “geçmişin hırslarının, yanlışlarının, hatalarının hatta cürümlerinin” de biçimlendirdiği bir “doğa”ya sahiptirler; fakat “yeni ve güçlü bir disiplin” ile bununla savaşıyorlar ve kendilerine “yeni bir alışkanlık, yeni bir içgüdü ve birinci doğayı yenecek ikinci bir doğa” yaratıyorlardı. Nasıl “ikinci doğa” Marx’ta insanları yabancılaştıran bir işlev ile yüklüyse, Nietzsche’de de tüm değerleri “bayağılaştıran” ve giderek nihilizme yol açan bir işlevle yüklüydü. Böylece Nietzsche’nin felsefesinde insanlık savaşı da bir “doğalar savaşı” şeklinde ortaya çıkıyordu.

Nietzsche, sınıf kavgasının yerine ikinci doğa ve yeni değerler kavgasını koyunca iktisadi ve toplumsal hayatın somut analizi yükümlülüğünden kurtuluyor ve sığındığı mitler dünyasında yeni bir aristokrasi düşünüyordu. Toplumsal hayat artık onun gözlerinde rantla yaşayan, üstün yetenekli, yaratıcı bir seçkinler grubuyla, bunlara hizmet etmekle mükellef kölelerden ibaretti. “Zayıflara karşı güçlülerin yanında olmalıyız” diyordu Nietzsche, “Yunanlıların köleci sistemleri yüzünden çöktükleri söyleniyor; biz ise kölelerimiz olmadığı için çökeceğiz”. Aslında “modern köleler” de vardı ve herkesin köleliği lanetlemesine rağmen Nietzsche de biliyordu ki, “(eski) köleler, modern emekçilerden (Fabrik-Sklaverei) daha güvenceli ve daha mutlu bir yaşam içinde olmuşlardı”.

Marx gözlerini toplumun idari yapısını kökten değiştirecek bir sosyal devrime çevirmişken, Nietzsche dil, bilgi ve gerçek anlayışımızı değiştirecek ve bildiklerimizi köklü bir dönüşüme uğratacak bir kültür devrimi tasarlıyordu.

Aslında ne Marx ne de Nietzsche bir varlık kuramı (ontoloji) geliştirmediler; fakat her iki düşünür de felsefelerini “materyalist” bir ön-kabul üzerine oturttular ve metafizik bir mutlak köken (“Töz”, “İde”, “Aşkın ego” vb.) postülasını yadsıdılar. Tarihi maddecilik bu konuda evrenin tarihi ile ilgili bilimsel bulgularda dayanak arar ve doğa bilimleriyle bütünleşirken, Nietzsche -tarihsel süreci yadsımadan- biyolojik verilerden hareket etti; “içgüdülerin ve güç istencinin dışında bir şey yoktur” diyerek varlığı da “yorumlanmış varlık” olarak tanımlayarak idealist yorumlara yol açtı.

Bilgi kuramı açısından, gerek Marx gerekse Nietzsche “mutlak gerçekler”i reddettiler; fakat Marx, tek “mutlak gerçek” olarak devamlı çelişkiler ve kendi kendini aşma sürecindeki dönüşümü (diyalektiği) benimserken, Nietzsche “aynı şey”in ebed-müddet yenilenişini (ewigen Wiederkunft) felsefesine temel yaptı. Burada “aynı” olan şey, sadece tekrarlanma, geri gelme olgusu idi (tekrarlanan, geri gelen şeyler değildi). Marx’ın diyalektiğindeki “varlığından bazı öğeleri koruyarak kendini aşma” (Aufhebung) fikri, bireyin “üst-insan” perspektifinde kendini aşma olgusu Nietzsche’de de bulunsa da, Nietzsche, daha çok “hep aynının dönüşü”nü mekanik bir biçimde sundu ve fizikte, kozmolojide (fizik zamanda güçlerin ve serilerin sınırlı oluşu gibi) bu yönde kanıtlar aradı.


Kaynak: Taner Timur, Felsefe, Toplum Bilimleri ve Tarihçi.


 

Yorum bırakın